AYM Başkanı Aslan: “”Anayasa Mahkemesi türe eksenli tıpkısı yapıya akilane evrilmiştir”

Esas Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, “Sadece başörtüsü konusunda değil, Kanunuesasi Mahkemesi hele sonuç 10 yılda benimsediği hak eksenli yaklaşımla emanet hakkından tabir özgürlüğüne kadar, adaletli yargılanma hakkından örgütlenme özgürlüğüne kadar, özel hayata istinkâf etmek hakkından mülkiyet hakkına kadar hep anayasal doğruluk ve özgürlüklerle ilgili bu hak ve özgürlükleri güvenceye kayran çokça önemli kararlar verdi ve vermeye bitmeme ediyor.” dedi.

Arslan, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Temel Mahkemesinin Anne Hakların Korunmasındaki Rolü” mevzulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, anayasaların tıpkı yandan yönetenlerin kullandığı gücü ve sınırlarını belirleyen, özge yandan birlikte yönetilenlerin esas doğruluk ve özgürlüklerini güvenceye alan yüksek ve bağlayıcı kurallar bütünü olduğunu belirtti.

Avrupa’üstelik İkinci Acun Savaşı’ndan bilahare esas mahkemelerinin kurulmaya başlandığını rapor fail Arslan, Türkiye’dahi esas yargısı fikrinin geçmiş olarak Berrak Gökalp’in cumhuriyet kurulmadan evvel yazdığı “Mefret Mahkeme” adlı makalesinde kayran aldığını kaydetti.

Arslan, benzer düşüncelerin ahir kırk sene boyunca kimi vakit kâh anayasa hukukçuları ve şiddet mensupları yoluyla dile getirildiğini, Anayasa Mahkemesinin kurulmasının anayasal sistemde yaşanan değişikliğin ardından 1962 yılında gerçekleştiğini aktardı.

Kanunuesasi Mahkemesinin 60 almanak serüveninde kanunların anayasaya uygunluğunu denetlediğini tamlayan Aslan, sonuç 10 yıldır bir zamanda bireylerin asıl hak ve özgürlüklerinin ihlali iddiasıyla yaptıkları bireysel başvuruları incelediğine dikkati çekti.

“Anayasa Mahkemesi adalet eksenli bir yapıya akla yatkın evrilmiştir”

Aslan, Kanunuesasi Mahkemesi tarihinin evvel 50 sene ve serencam 10 sene diye niteleyerek ikiye ayrılmasının yanlış olmayacağını ifade ederek, “Bu vakit kaybetmeden görev alanında meydana gelen başkalık değil, benzeri zamanda mahkemenin geçirdiği paradigmatik dönüşümden dolayıdır. Çünkü sonuç 10 yılda Esas Mahkemesi gerçekten geçmiş 50 yıla hakim olan paradigmanın değişmesine tanıklık etmiştir. Esas Mahkemesi ideolojik eksenli bir yapıdan türe eksenli bir yapıya akilane evrilmiştir.” diye konuştu.

Kanunuesasi mahkemelerinin sunu asıl görevinin hak ve özgürlükleri yüklenmek olduğunu vurgulayan Arslan, şöyle devam etti:

“Temel Mahkemesi tabiatıyla anayasanın üstünlüğünü sağlamakla görevlidir amma son kertede vazifesi bireylerin hele fehamet otoritesi karşısında vurgun olan bireylerin doğruluk ve özgürlüklerini garanti altına almaktır. Özgürlüklerin temel bu yaklaşıma bakarak sınırlandırılmaları istisnadır. O yüzden yapılması gereken aynı hürriyet, hak ihlali varsa Esas Mahkemesi bunu tayin etmeli ve ihlali gidermelidir. Bireysel başvurular akseptans edildikten bilahare bir nice kararında dahi bu yaklaşımın Kanunuesasi Mahkemesinin kararlarına bilgili olması gerektiğini yıldızlı rapor etmiştir. Anayasanın hükümleri özgürlükçü yorumlandığında, adalet eksenli yorumlandığında ancak işlevlerini namına getireceğini açık tıpkısı şekilde Anayasa Mahkemesi kararlarında anlatım etmiştir.”

Zühtü Arslan, Esas Mahkemesine bireysel başvurunun getiriliş amacının anne adalet ve özgürlüklerin elan bol korunmasını tedarik etmek ve bu suretle Türkiye aleyhine AİHM’ye yapılan referans sayısını azaltmak olduğuna meni ederek, “Türkiye’birlikte andıran zamana büyüklüğünde, 10 yıl öncesine büyüklüğünde tıpkı başörtüsü meselemiz vardı. Üniversitelerde başörtüsü ile terbiye almak yasaktı ve Anayasa Mahkemesi maatteessüf kararları ile bu yasağı berkitme edici, meşrulaştırıcı tıpkısı işlev görmüş. 1989 yılından itibaren başlayan süreçte önceki başörtüsünü erkin bırakmaya müteveccih benzeri kanuni düzenleme laikliğe hilaf olduğu gerekçesiyle fesih edilmişti. Fazlası tıpkı yoruma dair haram berkitme edilmişti. Binnetice 2008 yılında benzeri kanunuesasi değişikliği başörtüsünü başıboş bırakmaya müteveccih yapılan benzeri temel değişikliği gene Kanunuesasi Mahkemesi tarafından halel edilmişti.” dedi.

Hep bunların gerekçesinin ideoloji eksenli tıpkı yorumla yapılan laiklik ilkesi olduğunu ifade eden Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yani Esas Mahkemesi laikliği anne adalet ve özgürlüklerin esasen bütün karşısında konumlandırmıştı. Anne adalet ve özgürlükler karşısında laikliğin yıpratılmaması gerektiğini rapor etmişti. Başkaca anlatım tekmil de şöyleydi; ‘Laiklik ilkesi özgürlüklere kıydırılamayacak büyüklüğünde zer ayrımsız ilkedir.’ Tek pekâlâ laiklik anayasamızın kimliğini oluşturan ana ilkelerden biridir amma bu yaklaşım yanlıştır. Zira laiklik Temel Mahkemesinin daha sonraları yaptığı yorumlarda ortaya daha çok. Hak eksenli kavramla bu ilkeyi yorumladı ve dedi kim; ‘Laiklik esas adalet ve özgürlüklerin karşısında değildir, yanındadır. Sınırlandırılması üzere mergup benzeri gerekçe değildir. Bütün aksine güvenceye düz, onu koruyan bir ilkedir. Bunu kuşkusuz yaptı Esas Mahkemesi? 2012 yılından başlayarak yaptı. Önceki Kur’an-ı Kerim ve siyer derslerinin okullarda seçmeli ders adına okutulmasını öngören kanun değişikliğini denetledi ve bunun anayasaya akıllıca olduğuna ve ilk defa bu kararla Kanunuesasi Mahkemesi, laiklik ilkesinin özgürlükçü yorumunu yaptı. Türe eksenli yorumunu yaptı. Laikliğin özellikle ilmek ve vicdan özgürlüğünün, ilmek eğitiminin, öğretiminin tıpkı güvencesi olduğunu ifade etti.”

Anayasa Mahkemesi’nin 2014’te avukat Tuğba Aslan için verdiği değişmeyen

AYM Başkanı Arslan, başörtüsü dolayısıyla duruşmaya alınmadığı amacıyla bireysel başvuruda bulunan avukat Tuğba Arslan için Temel Mahkemesinin 2014’te verdiği karara ilişik şunları söyledi:

“Esas Mahkemesi tarihinin, hemen Türkiye esas tarihinin değil, dünya şiddet temel tarihinin arz yetişkin kararlarından birisidir. 11 Ara 2013, Ankara’üstelik boşanma davasında avukat başörtülü salona giriyor. Bilge ‘Bu şekilde siz avukatlık yapamazsınız. Çünkü AİHM ve Kanunuesasi Mahkemesi kararı var.’ diyor. ‘Başörtüsünün laiklik ilkesine ters kararları varken siz burada başörtüsüyle bulunmazsınız.’ diyor. Avukatı mahkeme salonundan çıkarıyor. Avukat Temel Mahkemesine gidiyor. Kanunuesasi Mahkemesi çok şanlı kararlar veriyor. Birkaçını söyleyeyim. Diyor ki ‘Laiklik asıl hak ve özgürlüklerin güvencelerinden biridir. Din ve vicdan özgürlüğünün aynı güvencesidir. İkincisi ihtimal de ana hakların sınırlandırılması sürecinde yer yüce hususlardan biri. Temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlandırılır. Ne üniversitelerde ne duruşma salonunda hangi amme kurumlarında başörtülü bulunulamayacağına dayalı rastgele kanun yoktur. Kanun temelinde burada ayrımsız ihlal vardır.’ O kararla birlikte Temel Mahkemesi hem laikliğe ilişkin göz açısını bireysel referans zemininde kökten aynı şekilde değiştirmiş oldu hem üstelik ferdî başvuruda başörtüsü ile ilişkin haddinden fazla yetişkin dönüm noktası sayılabilecek benzeri karar verdi. Bu kararı eksantrik kararlar strateji etti. Üniversitede benzeri öğrencinin başörtüsünden ekolojik ortam atılmasını ve devamında aldığı kredilerin istenmesi nedeniyle başvurusuna Kanunuesasi Mahkemesi tıpkısı tespitleri yaparak ihlal sonucuna ulaştı. Tıpkısı apayrı kararda mehabet kurumundan başörtülü olduğu gerekçesi ile atılmış referans sonucunda bulutsuz bire bir ihlal gördü. Bütün bu kararların ayrımsız kısmında şunu söyledi. Anayasa Mahkemesi dedi kim ‘Başörtülü ayrımsız kişinin bu şekilde mahkeme salonundan çıkarılması tıpkısı ayrımcılık teşkil ayar. Ayrımcılık yasasının da ihlalidir. Bu akide temelinde ayrımcılık oluşturur. Anayasaya bu yönüyle bile aykırıdır.”

Kanunuesasi Mahkemesi’nin serencam 10 yılda, bireysel hak ve özgürlüklerin korunması yerine muhteşem kararlar aldığının altını çizen Arslan, “Yemeden Içmeden başörtüsü konusunda değil, Esas Mahkemesi alelhusus akıbet 10 yılda benimsediği türe eksenli yaklaşımla kişi hakkından rapor özgürlüğüne kadar, adil yargılanma hakkından örgütlenme özgürlüğüne kadar, özel hayata tırsmak hakkından mülkiyet hakkına büyüklüğünde bütün anayasal türe ve özgürlüklerle ilişkin bu hak ve özgürlükleri güvenceye düzlük çok makro kararlar verdi ve vermeye devam ediyor. Buradan baktığımızda Esas Mahkemesi, anayasal üstünlüğü ilkesini hayata geçiren, varlık nedeni olan ana doğruluk ve özgürlükleri koruyan tıpkısı murafaa adına için devam etmektedir.” dedi.

Konuşmaların arkası sıra Esas Mahkemesi Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan’ın oturum başkanlığında Anayasa Mahkemesi Üyesi Talih Seferinoğlu, Esas Mahkemesi Üyesi Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez’in katılımıyla panel gerçekleştirildi.

Paneli, Rize Valisi Eksiksizlik Çeber, Kanunuesasi Mahkemesi Üyesi Muhterem İnce, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmayan ile haddinden fazla sayıda davetli ve ahbaplık öğrencisi izledi.

Share: