Prof. Dr. Naci Görür: “Manevra İşi Bayağı. Esas Derde Çıkar Yol Olacak, Tatbikat Değil. Yaraya Bisturi Vurulmasını Bekliyoruz”

MELİS YILDIRIM

Yer bilim adamı Prof. Dr. Naci Görür, AFAD’ın zaman devlet genelinde yapacağı zelzele tatbikatını değerlendirdi. Görür, “Ülkemiz hareket ülkesi. Bizim behemehal kül ülkeyi zelzele mukavim ayla getirecek hazırlıkları yarmak lazım. Tığ bunları söylerken bir şeyler yapılıyor. Ama ehliyetli değil. Benzeri dahi hakeza tatbikat yapılıyor. Tatbikat işi daha basit bittabi. Yapılsın, iyice. Ama ana derde çıkar yol olacak manevra değil. Tığ yaraya bisturi vurulmasını bekliyoruz” dedi. Görür antrparantez, ” Türkiye’birlikte kentlerimizin iri benzeri kısmı, belki birlikte hep zelzele mukavim değil. Türk hükümetinin, Türk devletinin behemehal sarsıntı odaklı kentsel dönüşümü yapması geçişsiz. Vakit Kaybetmeden çatı stokuna odaklanarak değil, kentin bütün bileşenlerini depreme hazırlayacak şekilde planlaması lazım” diye niteleyerek konuştu.

Bugün, 12 Kasım 1999’birlikte 710 kişinin yaşamını yitirdiği Düzce Depremi’nin 23. sene dönümü. AFAD koordinasyonunda bugün saat 18.57’bile, 81 ilde senkronik namına “Çök-Üçkâğıt-Tutun” zelzele tatbikatı yapılacak.

Prof. Dr. Görür, umumi zelzele tatbikatı ve serencam dönemde meydana mevrut depremlere ilgilendiren SIMURG Vukuf Ajansı’nın sorularını yanıtladı.

Görür, büyüklük genelinde yapılacak tatbikatın hayır olduğunu fakat tatbikatın asıl çözüm olmayacağını belirtti. Görür 1999 Depremi’nden sonra ilk kez büyüklük genelinde manevra yapılmasını, “On Paralık yoktan çok ongun çokça da hayır ama hep kulaklar ve rüya ülkenin ve İstanbul’un depreme bittabi ve ne büyüklüğünde hazırlandığı noktasında. Asıl beklenti bu” sözleri ile değerlendirdi.

Türkiye’nin yer sarsıntısı kuşağı üzerinde bulunduğunu ve sarsıntı olmayacağını düşünmenin türlü olmadığına değinen Görür, “Türkiye’nin yer bilimsel yapısı ve tektoniği gereği kimi faylar, gerektiği kadar ruhsal gerilim biriktirdiği an ve biriktirdiği ruhsal gerilim ayrımsız depreme neden olacak boyuta vardığında o fay kırılıyor. Böylelikle deprem tezyit periyodu meşbu oluyor. Çünkü benzeri fayın stres biriktirmesi fakat sınırlı tıpkısı süre içerisinde oluyor” diye niteleyerek konuştu.

Türkiye’birlikte tahminî 500’den fazla fay bulunduğunu tamlayan Görür, “Bire Bir fayın periyodu doluyor ve sarsıntı üretiyor. Bunlara alışkın olmamız geçişsiz. Hele 5’in altındaki depremler haddinden fazla makro oluyor. Ahit geçmiyor kim 4 kadar zelzele olmasın. Özellikle 4’ün altındaki depremler anbean oluyor” dedi.

“CİDDİ ARAŞTIRMALAR YAPMADIĞIMI İÇİN GENELLIKLE DEPREMDE HAZIRLIKSIZ VE GAFİL AVLANIYORUZ”

Görür, belkili İstanbul depremi ile ilgili üstelik şunları söyledi:

“İstanbul’da, Marmara’dahi beklediğimiz fayın yinelenme periyodu kısaca 250 senedir. 250 senede tıpkı deprem oluyor orada. en üst sarsıntı 1766. Üzerine 250 koyunca bugünlere geliyor. Onun için bugünlerde İstanbul’dahi deprem diyoruz.

Hangi antlaşma yer sarsıntısı olacağını bilmiyoruz. Çok kalın araştırı, sakil araştırmalar gerekir. Maalesef bunu üstelik yeterince yapmıyoruz. Onun üzere genellikle depremde hazırlıksız ve bilgisiz avlanıyoruz. Bütün diyoruz kim, ülkemiz yer sarsıntısı ülkesi, bizim behemehal parçalanmamış ülkeyi deprem mukavemetli ayla getirecek hazırlıkları açmak lazım. Tığ bunları söylerken tıpkısı şeyler yapılıyor amma tam değil. Benzeri dahi hakeza manevra yapılıyor. Manevra işi daha basit bittabi. Yapılsın sunturlu ama esas derde çıkar yol olacak manevra değil. Tığ yaraya neşter vurulmasını bekliyoruz.”

İnsanlarda sarsıntı kültürü ve bilincinin yeterince oluşmamasından dolayı deprem mukavemetli evlerin yapılmadığını kaydeden Görür, İmar Barışı ve İmar Affı kabilinden uygulamalardan etraf ruhsatsız, uğrun yapılan yapıların hemencek arttığını söyledi. Devamında, “Biz birlikte onları affediyoruz veya el üstelik ‘Nasıl olursa bire bir af henüz gelir’ diye, yer sarsıntısı bilinci ve bilgisini bina etmek namına ‘Ne yaparsak o olur’ benzerinden bu işten biraz uzak duruyorlar” ifadelerini kullandı.

“YERLEŞİM ALANINI DEPREME HAZIRLAMAK BİZDE YANLIŞ ANLAŞILIYOR. SADE YAPI STOKUNU YENİLEMEKLE DÜŞÜNÜLÜYOR”

Düşük şiddetteki depremlerde da fert kaybı olduğunu tamlayan Görür sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesela, bilim toplumlarında, 5, hassaten 6 büyüklüğündeki depremler duygusal kaybına sebep olanaksız. Kaliforniya’da, Japonya’da, Uzak Doğu’birlikte 7 boyutunda, 7’nin üzerindeki bazı depremlerde birlikte fakat 2-3 sevimli hayatını kaybediyor. Iskân alanlarını depreme cebin hazırlamışlar. Yerleşme alanını depreme hazırlamak bizde kusurlu anlaşılıyor. Dümdüz yapı stokunu yenilemekle düşünülüyor. Şişman ölçüde tıpkısı yapım projesi, müteahhitlik projesi kadar algılanıyor. Bu da tüm akla yatkın değil. Deprem sunma iri zararı birincisi halka veriyor. İkincisi, madun yapıya veriyor. Üçüncüsü, çatı stokuna kötülük veriyor. Asıl ahiret yolculuğu ve yaralanmaları çoğu bina stokundan geliyor. Çevreye uymazlık veriyor. Çevreyi, toprağı, havayı, suyu kirletiyor. Zımnında mufassal zamanda gene insanlara kötülük veriyor. Bir bile ekonomiye beis veriyor, ekonominin çarklarını durduruyor. Yoksulluk, açlık, hararet gibi zararı oluyor.”

Depremden daha bir iki zararla sıyrılmak için sadece yapıların yeniden nesir edilmesinin yegâne başına yeterli olmadığını belirten Görür, “Binamızın kuvvetli olması yetecek mi? Umum şuurlu değilse, hiçbir kenti de sarsıntı emin yapamazsınız. Zira o kentte şuurlu ahali yaşayacak ki o bilinci bitmeme ettirsin, sarsıntı kültürü olsun. Değme yapılan karı uğrun yapılırsa, o kenti iyileştiremezsin. Kentlerimizi depreme hazırlamaya totaliter yaklaşmamız lazım” uyarısında bulundu.

“ZELZELE ODAKLI KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILMALI”

Depremlere alın alınması önlemler konusunda birlikte Görür şunları kaydetti:

“Türk hükümetinin, Türk devletinin behemehal sarsıntı odaklı kentsel dönüşümü yapması lazım. Yemeden Içmeden çatı stokuna odaklanarak değil, kentin bütün bileşenlerini depreme hazırlayacak şekilde planlaması lazım. O de AFAD ile ya bile bugünkü şekilde gayrimümkün, haddinden fazla güç namına ululuk bire bir nezaret kurmalı. Bu, kıyamet bakanlığı olmalı. Bunun içine abuhava de zelzele bile girer. Alelhusus sarsıntı kuşaklarında bu bakanlığa kilolu bütçe vermek aracılığıyla çetin, iş agâh, kudretli kadroları bu bakanlıkta toparlayıp yapılaştırma olduktan bilahare düzenlenen programlı, 5 almanak planlar ve benzeri bakanlık şeklinde bu işe girilirse Türkiye’yi yer sarsıntısı mukavemetli ağıl getirebiliriz. Inatçı halde, 22-23 sene geçti, geldiğimiz noktada, peki çokça şey yapıldı amma anne yaramıza çıkar yol olacak, yapılması gerekenler yapıldı mı derseniz maalesef olur diyemiyorum.”

“BUGÜNKÜ TEKNOLOJİ KENTLERİ DEPREME KARŞI HAZIRLAMAYA UYGUN”

Halkın zelzele üzerine bilinçlenmesinin önemine özen çeken Görür, sözlerini şöyle bitirdi:

“Hatalı binayı hükümet taharri etmese da yapmaması geçişsiz. Gecekondulaşmaya engel olan çıkmasa birlikte halkın kendisi yapmaması lazım. Dirim kültürü haline tefhim etmek lazım ki bu işin üstesinden gelebilelim. Böyle ülkeler var. Oralarda henüz nazik depremler oluyor amma insanlar korkmuyor. Seçme devir depremi konuşmuyorlar. Zira onlar benzeri şeyden sakıncasız: ‘Hareket olsa da evim yıkılmayacak, okula giden çocuğumun okulu çökmeyecek, işe giden eşimin başına aksiyon yeri çökmeyecek.’ Bunun bilincindeler. Sebep bu farkındalık, ağız tadı oluştu? Zira kenti o şekilde hazırlıyorlar. Bugünkü teknoloji, olgun bunu yapmaya uygundur. Kâfi ki el istesin, bunun peşinde olsun. Kendini yönetenlerden de irade etsin. Bunun bir zaman geçmiş yapılması için takipçisi olsun. Yer Sarsıntısı olduktan sonraları 3-4 zaman korkup, sonrasında tek öz yokmuş kadar davranılmasına müsaade etmesin. Tığ bunu yapmadığımız üzere bire bir yere gidemiyoruz.”

Share: