TOKAT’taki Kızık köyü düz mevcut Roma dönemine ilgilendiren kayaç mezarı, defineciler vasıtasıyla dinamitle patlatılarak iptal edildi. Kaya mezar anıtının bulunduğu mağaranın girişine ise matkaplarla delikler açıldı. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Vukuf Gökçe Yazın Fakültesi Çağ Kürsü Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Demir, bu tür kişilerin ensesi kalın olma umuduyla birçok tarihi yapıya hasar verdiğini belirterek “Definecilik bir hastalık. Tedavi edilmesi müstelzim bir hastalık” dedi.
Tokat’a sınırlı Kızık köyünün güney kısmında dere yatağı kenarında kayran düz Roma dönemine ilgilendiren kayaç çukur, sinsice hazine avcılarının talanına uğradı. Huy fotoğrafçılarının ve domestik turistlerin bağlam odağı olan kaya çukur anıtının bulunduğu kayalık düzlük defineciler vasıtasıyla dinamitle patlatılarak fesih edildi. Kayaç çukur anıtının bulunduğu in girişinin ise matkaplarla delindiği ve alanın çevresinde kazı yapıldığı görüldü.
‘YER ALTINDA BULDUKLARI İÇİN KENDİLERİNİ ADALET SAHİBİ GÖRÜYORLAR’Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Vukuf Yazın Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Çıpa, “Öncelikle şunu aşina olmak gerekiyor. Bu tür gizlice kazı veya gömü arayanların ana kanaati şu; bunlar saha altında buldukları amacıyla kendilerini adalet sahibi adına görüyorlar. Amma 1989 yılından itibaren ekin varlıklarının ıcığı cıcığı devletin malıdır. Bunu bilmeleri gerekiyor. Şurası inanmak gerekiyor, bu işin hukuki yönleri var. Benzeri yerde gömü olduğunu iddia ediyorlarsa, devletten izin almaları gerekiyor. Şayet yer kendilerinin ise aynı molekül bulduğu takdirde bunun yüzde 50’si devletin evet, yüzde 50’si ise bulan kişinin evet. Şayet yerey kendisinin değilse yüzde 10’nu toprak sahibinin, yüzde 40 bulan kişinin, yüzde 50’si ise devletin olur. Bunların hepsi bizim kültürel mirasımız. Dolaysıyla bunlara verilecek kötülük, bulunan materyallerin mahdut dışına çıkarılması kültürel mirasımızın Türkiye dışına çıkması anlamına geliyor. Bu işin vicdani boyutu var. Ayrımsız dahi türel boyutu var. Bunun herkesin bilmesi gerekiyor” dedi.’HİÇ VİCDANLARI YOK’Yaptığı tetkikat zımnında Türkiye’nin bir nice ilini ve köyünü gezdiğini belirten Prof. Dr. Çıpa, “Ego binlerce karye dolaştım. Bu bir hastalık, definecilik aynı hastalık. Otama edilmesi gereken bir çor. Bu işin ortamında olan kişilerin hiç vicdanları namevcut. Yani patlayıcı bile kullanıyorlar, o tarihi eserlere engel bile veriyorlar. Amma bilmeleri müstelzim şey şu; ben dolaştığım köylerde definecilerle konuştum. ‘Buldunuz mu?’ diye soruyorum; hepsi ‘Biz bulamadık ama şunlar bulmuş’ diyorlar. Bilcümle benzeri düş dünyası ile cereyan ediyorlar. Ama bu süreç içerisinde bile tarihi eserlere beis veriyorlar. Oyna bunların bütünü bizim geleceğimize, çocuklarımıza aktaracağımız ayrımsız mirastır” diye konuştu.’HARABE OLMUŞ’Bölgede doğa fotoğrafçılığı yapan Fehmi Ertin, söz konusu mezarın 3 sene öncesine kadar kuvvetli olduğunu, bozma edildiğini görmekten büyük üzüntü duyduklarını belirterek, “Çok iyice, Roma döneminden kalma benzeri mezardı. 3 yıl bilahare arkadaşlarımız ile buraya geldiğimizde etrafındaki bilcümle yerleri dinamitlerle patlatıp, gömü aramışlar. Şu zaman çokça kalıntı benzeri vaziyette etrafı. Tokat tarihi, kültürel özelliklerin olduğu tıpkısı meydan. Tığ bunları korumaya ve tanıtmaya çalışıyoruz ama maalesef vatandaşlar buna dayanıklı cemaat geçmek istemiyorlar. Ilkin çukur yeri ve etrafı daha bir güzeldi. Demin etrafı dinamitlerle patlatıldığı amacıyla yıkı ergin. Bunlar pir tıpkısı madde değil. Her bulunan mezarda define olacak, diyerek bir kaide yok” diyerek konuştu.